duygular
Çocuklar duygularını kolaylıkla ifade etmeyi başarıyorlar evet ama sadece çocuğun hissettiğini ifade etmesi işe yaramıyor. Çocuklarımız, sevdiğimiz minikler veya öğrencilerimiz bu duyguyla nasıl başa çıkacağını bilemiyor ve bu duygusunu tek sözcükten öteye taşıyıp rahatlama fırsatı elde edemiyor. Büyükler olarak bize düşen de onları bu garip karışık duygu yumağından doğru ifadelerle çözmek ve sağlam bir karaktere ulaştırmada rehber olmak. Bir kaç gün önce bir öğrencinin öğretmenin ”Şu an ne hissettiğini bilmek istiyorum ?” sorusuna verdiği cevap ekşimiş bir suratla ”kızgınım” oldu. Bu öğrenci yaşadığı duygunun farkında ve doğru bir yön bulmak zorunda. Öğretmeni kızgınlığa sebep olan şeyi sorduğunda ise parmağıyla uzaktaki bir arkadaşını işaret ederek ” Okul çıkışında onu öldüreceğim” diyor. Duygusunun bu kadar yoğun olmasına rağmen kendini belirli bir süre de olsa kontrol etmeyi öğrenmiş okul bitene kadar sabredecek. Bu çocuk iki şeyin farkında ilki hissettiği duygu ikincisi okul saati içerisinde olumsuz bir davranış gerçekleştirirse karşılaşacağı durum. Neyse ki öğretmen oldukça deneyimli biriydi ve öğrencisinin güvenini kazanarak onu  sakinleştirdi.

Peki ya bizler evlerimizde, sokakta, okulda çocuklarımızın duygularına değer veriyor muyuz? Onları anlamak için çaba gösteriyor ve yaşadıklarını anlatırken önemsiz bir detaymış gibi davranmak yerine hislerini önemseyip çocuğumuzu, öğrencimizi kucaklıyor muyuz? Bir anne ile oğlu arasında yaşanan şu olay bile ders çıkarmak için yeterli. Çocuk babasının kendisine vermiş olduğu öfkeli tepkinin onu ne kadar üzdüğünü annesi ile paylaşıyor ve annenin söylediği tek şey şu ” Baban çok yorgun ve gürültü istemiyor. ” Buradaki annemiz çocuğunu dinleme nezaketini göstermiş fakat onun duygularını kucaklayamamış. Çözüm odaklı bir yaklaşım sergileyip çocuğunu babasının yorgun olduğu için öfkeli olduğuna ikna etmeye çalışırken bir şeyi göz ardı ediyor. Bu çocuk yaşadığı olayda kendini değersiz hissetmiş paylaşmak için annesini seçmiş ve bir kaç cümle ile geçiştirilmeye çalışılıyor. Sevgili okurlar lütfen önce çocuklarınızı dinleyin, hislerini anlayın. Bir başka önemli detay ise çocuğunuzu yaşadığı kötü duygulardan kurtarmaya çalışmayın.
Öfkeli,üzgün,pişman,utangaç,özlemli, mahçup, korkulu, suçlu hissetsin bu duyguyu önce tanısın tüm bu duyguları yaşarken ona ”Hayır erkekler korkmaz. Utanmadı sadece kendi kendine oynamak istiyor. ” gibi cümlelerle yaşadığı şeyi örtbas edip duygularına müdahale etmeyin. Eğer utangaçsa bu duyguyu yaşamak kötü bir şeymiş gibi davranmanız onu daha da zora sokacaktır. Utangaçlığını yenmek için yapmanız gereken son şey bu. Şimdi de farklı duygulara geçelim ona kendini iyi hissettirecek sevinç, hoşnutluk, şefkatli, coşkulu olmak gibi. Çocuğunuzun bu duyguları da dolu dolu yaşamasına izin verin bu duyguları yaşarken onunla konuşun ve paylaşın. Pek çok kez olumlu duygular yaşayan çocukların ikinci bir kişi tarafından bu olumlu hallerinin kabusa dönüştürüldüğünü görüyoruz. Neden bu kadar çok gülüyorsun veya bu kadar coşkulusun diye azarlanmış çocuklar var.
Son olarak size önerimiz zaman zaman çocuğunuzla bu oyunu oynamanız. İhtiyacımız olan iki şey var silinebilir bir pvc formatında hazırlayacağınız bir kaç kabak ki siz çeşitlendirebilirsiniz ve kalem. Oyunumuzu bir kaç farklı şekilde oynayabilirsiniz. Çocuğunuza küçük öyküler anlatıp sence kabak ne hissetmiştir gibi sorular sorup çizmesini isteyin veya birlikte çizin.Çizdiği şey üzerinden sohbet edin. Örnek verecek olursak
” Kabağın babası eve gelirken çok istediği uzaktan kumandalı arabayı almış. Sence kabak ne hissetti?”
Veya kendisi ile ilgili cümleler kurarak soru sorun,üzerine konuşun.
” Kardeşin çok sevdiğin kırmızı bebeğinin saçlarını makasla kesmiş. Ne hissettin, haydi çiz.”
Bu çocuğunuz ve sizin aranızda güzel bir bağ oluşmasının yanı sıra çocuğunuzun duygularını fark etmesine ve sizin de onu daha iyi tanımanıza yardımcı olacak.