Özellikle otizmli çocukların aileleri, öğretmenleri ve terapistleri bu yazıyı okumak sese karşı aşırı duyarlılığı olan ve ya işitsel fonksiyon sorunu olduğunu düşündüğünüz çocuklar için doğru adımları planlarken rehber olabilir. ”Çocuğum başka seslere koşup gidiyor ama biz onu çağırdığımızda ya da bir şey yapmasını istediğimizde sanki bizi duymuyor.Ne zaman kalabalık ortama girsek kulaklarını kapatıp çılgınca bağırıyor,ellerini çırpıyor. Elektrikli süpürge çalışınca hırçınlaşıyor.” gibi cümleler kuruyorsanız lütfen metni dikkatle okuyarak çocuğunuzu anlamaya çalışınız. Onu anlamak ve yaşantısını kolaylaştırmak için belkide yapabileceğiniz çok şey vardır.
Düzgün işleyen işitme duyusu öncelikle savunma nedeniyle vardır. Bebekken yüksek yada beklenmedik ses duyduğumuzda ürkeriz. Zaman içinde beynimiz hisleri modüle etmeyi öğrenir ve bize sesin hoşumuza giden güvenilir bir ses mi yoksa kendimizi korumamız için uzak durmamız gereken bir ses mi olduğunu söyler. Zamanla çevremizle amaçlı bir şekilde iletişime geçtikçe, duyduğumuzu anlamayı öğreniriz ve ileri derecede işitsel ayırt etme yetenekleri geliştiririz.
-yerini belirleme: Sesin kaynağını (annenin sesi mi arkadaşın sesi mi? ) ve kişi ile ses arasındaki uzaklığı belirleyebilme yeteneği.
-izleme: Sesi takip edebilme yeteneği. Örneğin gök yüzünde uçan bir helikopter yada evin içinde hareket eden birinin ayak sesleri.
-işitsel hafıza: Daha önce duyduklarını hatırlayabilme ( konuşmalar, ev ödevleri, şarkı sözleri gibi) ve anında yada daha sonra ona başvurabilme yeteneği.
-işitsel sıralama: Duyduklarını sıraya koyabilme ve mantıklı sırada tekrar edebilme yeteneği (alfabe gibi).
-işitsel ayrıt etme: Çevresel sesleri karşılaştırabilme (mikser ve elektrikli süpürge gibi) ve kelime seslerindeki benzerlikler ile farklılıkları duyabilme yeteneği. (kan/yan,kabak/kavak gibi).
-işitsel şekil -zemin ayrımı: Ön ve arka plandaki sesleri ayırt edebilme ve asıl mesajı diğer seslerden rahatsız olmadan duyabilme yeteneği.
-çağrıştırma: Yeni bir sesi tanıdık bir ses ile (komşunun köpeğinin havlamasının bir köpek sesi olduğunu anlama) ve görsel sembolleri ( harf yada müzik notası gibi ) ona hususi ses ile bağdaştırabilme yeteneği.
-işitsel bağlılık: Farklı tek tek fikirlerden tek bir bütünlüğe gidebilme, söylenilenlerden sonuç çıkarabilme, bilmeceleri, şakaları, kelime oyunlarını ve sözel matematik problemlerini anlayabilme yeteneği.
-işitsel dikkat:Öğretmeni, bir diyaloğu yada bir hikayeyi dinlerken dikkatini sürdürebilme yeteneği.
Tüm bunları açıklayacak olursak bir bayram töreninden örnek vereceğiz. Bayram törenleri gibi kalabalık ortamlarda çok fazla gürültü oluyor bu gürültülü ortamda bir anda megafon veya mikrofon sesi ile irkilip kulaklarınızı kapatıyorsunuz.(savunma) Daha sonra sese alışıyor ve ne söylendiğini anlamaya başlıyorsunuz(işitsel dikkat). Başka bir ses daha duyuyorsunuz bir davulcu gruba liderlik ediyor ( takip etme). Ritmik bir müzik çaldığında elleriniz veya ayaklarınızla ritme eşlik ediyorsunuz (kulak-vücut koordinasyonu). Gürültünün arasında bir ses duyuyorsunuz sesin kaynağının çocuğunuz olduğunu anlıyor ama onu kalabalıkta göremiyorsunuz ( şekil zemin ayrımı). Sesin geldiği yöne doğru dönüyorsunuz(yerini belirleme),çocuğunuzu görüp el sallıyorsunuz. Çalan bir şarkıya eşlik eden kalabalıkla birlikte siz de şarkıyı söylüyorsunuz (işitsel hafıza). Kalabalık azaldığında yanınızdaki birinin size ”Çok güzel değil mi?” demesine başınızı sallıyorsunuz (alıcı dil), ” Bayramlar eğlenceli olur.” diyorsunuz (ifade edici dil).
İŞİTSEL AŞIRI DUYARLILIK
Bir çoğumuz yüksek ses duyduğumuzda orta kulaktaki bir kas vibrasyonları bastırmak için kasılır. Bu mekanizma kötü hissetmemizi ya da sağır olmamızı engelleyerek bizi korur. Ancak kendimizi tehlikede hissettiğimizde küçük kas kasılmaz. Anında olan tüm seslere karşı dikkat etme istemsizdir( pek çok otizmli çocuk bu durumu yaşar ve tepki gösterir).
İşitsel savunuculuğu onları sürekli tetikte olmaya yönlendiren kişiler her tür sesi dinlerler. Kolaylıkla dikkatleri dağılır, bazıları sıradan seslere çocuksu ürkme ile tepki verirler. Bu sakinleşememe, sürekli tetikte olma durumu, sürekli enerjiyi harcamaya, öğrenmeyi zorlaştırmaya ve lisan gelişimi ile sosyal iletişimi engellemeye sebep olur.
Otizm sprektrumunda olan kişilerin genellikle işitsel aşırı duyarlılığı vardır. Kuşların ötüşü, yaprakların hışırtısı gibi diğer insanların hoşuna giden sesler, bu insanlara adeta kulakları yırtılıyormuş hissi verebilir. Duyulardan uzak duran kişi otizmi olsun ya da olmasın, yüksek ve umulmadık seslere şiddetli, hızlı ve olumsuz tepki verir.Yemek çiğneme sesi, tahta blokların devrilme sesi gibi çok alçak seslerden rahatsız olabilir ve tepki olarak kulaklarını kapatabilirler. Gerçekten de bu çocuk ve yetişkinler sürekli olarak yüksek sese karşı endişe duyabilir ve bu endişe onun davranışlarını etkileyebilir. Eğer gürültüden kaçamıyorsa, gürültüyü veya sizi etkisiz hale getirmek için kendi sesini yükselterek bağırabilir.
İŞİTSEL AZ DUYARLILIK
Duyusal önemsemeyen kişi, başkalarını duyduğu ve dinlediği seslerden haberdar değil gibidir. Ancak bu farkında görünmüyor gibi görünen çocuk gerçekten de farkında değil midir? Bir çok vakada, bunun cevabı bilinmiyor. Örneğin kendilerini ifade edemeyen otizmi olan çocuklar, bizim onlara sadece bakarak tahmin ettiğimizden kesinlikle çok daha fazlasını hissediyorlar.
Sese az duyarlı olan çocuk fısıltılara,yumuşak seslere ve günlük sıradan seslere, sorulara ve yorumlara karşılık vermez. Tepki verse bile bu konuşma fısıltıdan farksızdır.
İŞİTSEL ARZU ” DAHA ÇOK ”
Duyusal arzulayan çocuk kalabalık ve yüksek ses olan yerleri sever. Yüksek seslerden hoşlanır ve genellikle sesi yükseltmek ister. Kendisi de gürültülü sesler çıkarabilir. Sınıfta ve evde kendi dışarı sesini kullanabilir, ellerini çırpabilir ve gürültülü şekilde şarkı söyleyebilir.
İŞİTSEL AYIRT ETME
Çocuk kelimelerdeki benzerlik ve farklılıkları anlamakta zorlanabilir. Alıcı dil kötü olabilir. Dinlemek ve okumakta zorlanabilir. Sakin olmayabilir ve talimatları uygulayamayabilir çünkü söyleneni deşifre edemez. İfade edici dil yetersiz olabilir. Diyaloglara katılmakta, sorulara cevap vermekte ve fikirlerini yazıya dökmekte zorlanabilir. Normalde fazla konuşmayan yada iyi konuşamayan çocukların hareket ettiğinde konuşmaya başladıkları gözlemlenmiştir. Gerçekten de koşarken ya da sallanırken bir anda bağırmaya, şarkı söylemeye ya da konuşmaya başlar. Aktif hareket fişeği ateşler ve konuşma bir anda alışkanlık kazanır. Konuşma terapistleri çocuğu sadece salıncağa oturtmanın çok büyük değişikliklere sebep olduğunu söyler. İş uğraş terapistleri vestibüler fonksiyon bozukluğu olan çocukları tedavi ederken konuşma ve dil yeteneklerinin ise denge, hareket ve motor planlama yetenekleri ile geliştiğini fark etmişlerdir.
Peki işitsel fonksiyon bozukluğu olan çocuğa işitsel eğitim vererek neleri değiştirebiliriz?
- dikkat süresi ve odaklanma
- sosyal etkileşim
- lisan ve motor kontrolü
- işitsel ayırt etme ve duyarlılık
- müziksel ifade
- kendisine saygı, ruh hali ve motivasyon
- konuşma lisanını anlama
- okuma,heceleme ve yazma
- bilateral koordinasyon
- fiziksel denge ve postür
İşitsel fonksiyon bozukluğu olan bir çocuğa okul çağında yardım etmenin diğer yolları;
sınıftaki sesleri belki bir halı ile hafifletmek,
çocuğun yerini ses çıkaran aletlerden ve kapıdan uzak bir yere koymak ,
kaçırdığı işitsel bilgileri görsel işaretlerle desteklemek olabilir.
Kaynak: ”Senkronize Olamayan Çocuk- Carol Stock Kranowitz,M.A. ”